[:tr]

Retorik birisini bir şeye inanmaya, bir fikri benimsemeye ya da bir davranışı sergilemeye yazılı ya da sözel olarak ikna etme girişimidir. Ama bunu yaparken, inanç, kabul ya da davranış için güçlü kanıtlar ileri sürmek yerine, kullanılan sözcüklerin etki gücünden yararlanmak esas alınır. (Ağargün, KAD Nedir, 2011,)

Retorik kavramının, anlamı bakımından, dili başkalarını ikna etmek ya da etkilemek için kullanma sanatı; akıl yürütme, tartışma, inandırma, söz söyleme sanatı ve benzeri kullanımlarının olduğu söylenebilir. (Ulaş, 2002, s. 1211) Dolayısıyla retoriğin, bilimden sanata, siyasetten medyaya, eğitimden hukuka çok geniş bir kullanım alanı vardır. Bu yazıda retoriğin özellikle medyadaki kullanımı incelenecektir.

Dilin ikna etmek amacıyla kullanılması dışında, tanımlamak, bilgilendirmek, açıklamak, değerlendirmek, sorgulamak, yönlendirmek, duyguları ifade etmek gibi pek çok çeşit kullanımı söz konusudur. Retorikte ise önemli olan dilin ikna etme amacıyla “etkileyici bir şekilde” kullanılmasıdır.

Bir ikna oluşta elbette bu ikna oluşun iyiye mi yoksa kötüye mi olduğu önemlidir.

İyi yönüyle ele aldığımızda retorik olumlu ve yapıcı bir amaç için kullanılabilir. Zaten retoriğin kelime anlamı olan “güzel söz söyleme, hitabet sanatı, belagat” ifadeleri de olumlu çağrışımlar yapmaktadır. (Wikipedia, 2012) Bir örnek olarak;

“Bir zamanlar Rey şehrinde dindar, abid ve zahid bir hatun hüküm sürmüş. Görünüşte bir erkek hükümdar olmakla beraber, yaşı küçük olduğundan söz ve idare o yaşlı hatunun elinde imiş. Sultan Mahmud (970-1030 m.) bu hatuna bir tehdit mektubu göndererek, kendi hakimiyeti altına girmesini, parayı onun adına basıp, hutbeyi onun namına okutmasını, aksi halde ordusuyla gelip Rey şehrinin altını üstüne getireceğini belirtmiş. O dindar ve zeki kadının cevabı: “Arslanın erkeği olduğu gibi dişisi de olur. Allah şahit ki eğer üzerime ordu yürütürsen kaçmam, seninle savaşırım. Eğer beni yenersen, bu sana hiçbir şey kazandırmaz. ‘Sultan Mahmud bir ihtiyar acuze ile çarpışmış’ derler, seni ayıplarlar. Eğer ben seni yenecek olursam o zaman mahvolursun. ‘Koca Sultan Mahmud, bir ihtiyar kadına yenilmiş yahu’ derler, seni maskaraya alırlar, âleme rezil rüsva olursun.”

Devletini istiladan kurtarmak için ihtiyar kadının Sultan Mahmud’a yazdığı mektup olumlu ve yapıcı retoriğe güzel bir örnek teşkil etmiştir. “Etkili söz söyleme” yukardaki örnekte de görüldüğü üzere savaşların/mücadelelerin seyrini dahi olumlu yönde etkileyebilmektedir.

(İslâm’ın zuhuru sıralarında Araplar arasında güzel söz ve şiir çok revaçta idi. Onun son derece büyük bir propaganda gücü ve tesiri vardı. Şair ve hatipler, muhitlerinden derin bir ilgi ve hürmet görmekteydiler. Yarımadanın muhtelif yerlerinde kurulan panayırlara onlar da iştirak ederler ve büyük bir dinleyici kitlesi bulurlardı.)

Hz Peygamber (S.A.S) şöyle buyurmaktadır: “Mü’min hem bedeniyle hem kılıcıyla hem de lisanıyla cihad eder. Nefsim kudreti elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki sizin onlar hakkında söyledikleriniz ok atmak gibidir, o derecede tesirlidir.” (Ahmed b. Hanbel, VI, 387)

Söz söyleyerek ikna sanatı, kötü yönde de kullanılabilmektedir.

“İşte böylece biz, her peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. (Bunlar,) aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin dileseydi (imtihan için izin vermeseydi), onlar bunu yapamazlardı. Öyleyse onları iftiraları ile baş başa bırak.” (En’âm Suresi, 112)

“Bir bedevi Peygamber Efendimize gelerek, huzurunda etkili, fasih bir dille konuştu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz: “Şüphesiz öyle ifadeler vardır ki, tesirce sihre eşdeğerdir. Keza bazı şiirler de vardır ki safi hikmettir.” buyurdu. (İbn Hanbel, I, 303)

Retorik mevzusunu çoğunlukla bir kandırma aracı olarak ele alan Platon’un bazı görüşleri de olumsuz retoriğin anlaşılmasında faydalıdır:

Retorik “yargı yerlerinde yargıçları, mecliste üyeleri, halk toplantılarında ve bütün yurttaş toplantılarında bulunanları sözle kandırma kudretidir”. (Platon, 1997, s. 352-E) Başka bir deyişle retorik kalabalıklar karşısında, kalabalıkları ikna etmede kullanılır. … (Platon, 1997, s. 453-E).

“Hatip, yargı yerlerinde ve başka toplantılarda doğru ile eğriyi öğretmez, yalnızca ona inandırır.”. (Platon, 1997, s. 455-A) … retorikçi, akla uygun olanları söyleyerek doğru bilgi (episteme) ile değil, doğru sanı (doxa) ile amacına ulaşır (1997, s. 502-D)

İkna etmenin temelinde de bilgi olduğu düşünülür. Fakat söz konusu bilgi doğru olanın bilgisi değil, kalabalığın iyi ile güzel diye kabul ettiği şey ne ise onun bilgisidir. (Platon, 1943, s. 260-A)… “Nutuklarda söylenenin bilgi içermediği ve kanıtlar/ispatlar yerine, sırf alkış almak için, olasılıklardan başka bir şeyin kullanılmadığı” ifade edilmektedir. (Platon, 1999, s.163-E)

Söylevci (retorikçi), yanlışı doğru gibi gösterir, zayıf kanıtı da güçlüymüş gibi. (Platon, 1998, s. 18-B, 23-E)

“Bir hatibin hastayı hekimden daha çok inandırabileceği doğruysa, bilgisiz olan (hatip), başka bilgisizleri inandırmada bilgiliden daha ustadır” (Platon, 1997, s. 459-B) … “İyiyi kötüyü bilmeyen hatip, iyiyi kötüyü fark etmeyen bir devlette, (…) iyiliktir diye kötülüğü tanıtmak isterse…”. (Platon, 1943, s. 260-C) Böylesi bir durumun tehlikesi büyüktür.

http://www.ethosfelsefe.com/ethosdiyaloglar/mydocs/Platon.pdf

Retoriğin sonucunda muhatapta iyi yönde veya kötü yönde bir ikna oluş vardır. Retorik kötü olana ikna ediyorsa sonuçta bu retorik kötüdür. İyiye ikna oluşta ise -kritik analitik düşünme açısından bakıldığında- retorik aklı kullanmaya gerek bırakmamışsa “kaliteli/bilinçli olmayan bir ikna oluş” ortaya çıkar ki bu da önemli bir sorundur.

Retorikte ayrıca korkulan, sözlerin gücünün kullanılarak gerçekliğin örtülmesi ihtimalidir.

Dili kullandığımızda birçok söylenmeyen kural izlediğimizi ve birçok üstü kapalı varsayımda bulunduğumuzu fark etmemiz önemlidir. Örneğin; bir kişi “Hımm, sanırım bu kez yalan söylemiyordu.” dediğinde, konuşmacı bunu açık bir şekilde söylemese de, bu kişinin çok sık yalan konuşan biri olduğunu düşünmemiz gerektiği açıktır. Söz bilimciler tahminlerden böyle yararlanma şekillerini “kinaye(ima)” olarak adlandırırlar. Farklı bir kullanıma sahipmiş gibi görünse de, ikna etmek için kullanılan etkileyici araçların birkaç örneği aşağıda verilmişitir:

indexİkna Edici Soru

(Bazı sorular, muhatabı sorunun içinde bir şeylere ikna etmeyi dener. Bu tip sorulara retorik sorular denir. Eğer muhatap olunan kişi, sorunun bir ikna etme girişimi olduğunu fark ediyorsa ve ayrıca içeriğini de onaylıyorsa sorun yoktur)

Erkeklerin kadınlarda güzelliği zekâya tercih etmelerinin sebebi nedir?

Bu petrol sızıntısıyla ilgilenmek için hükümet tarafından yapılan sahte çabalar üzerindeki görüşleriniz nelerdir?

İkna Edici Tanım

Kürtaj: Doğmamış, masum bir çocuğun öldürülmesi.

Kürtaj: Bir kadının istenmeyen bir yükten kurtarılması için uygulanan güvenli ve resmileşmiş cerrahi bir işlem.

(Kürtajı savunan bir kişi veya medya’nın kürtaj tanımı ile kürtaja karşı olan bir kişi veya medya’nın ikna etmek için kullanacağı tanımlar da farklı olacaktır)

Bir araştırmada terörün 109 farklı tanımının olduğu tespit edilmiştir. (…) “FBI’ın tanımına göre teröristler… veya “Hizbullah’ın tanımına göre teröristler…” Bu şekildeki ifadeler, terörün tanımlarının masum olmadığını, bu tanımların belli çıkarlar ve ideolojiler ile bağlantılı olduğunu fark etmemizi sağlayacaktır. Foucault’un dediği gibi “Doğrunun güç vasıtasıyla üretimi ile karşı karşıyayız”. Gücün bir vasıta olarak kullanılma yollarından biri de dilin nasıl kullanılması gerektiğinin dikte edilmesidir. (…)

Oysa isimlendirmeler ile yahut kavramları çıkarlara uygun tarif etmek ile, yapılan eylemlerin haklı veya haksız olduğuna dair tartışmaların üzeri örtülemez. Yapılması gereken her “eylemi” diğerlerinden ayırarak analitik bir bakış açısıyla incelemektir. Bütün eylemleri tek başlık altında tek bir sepete atmak, her biri sebepleriyle, hedefleriyle diğerlerinden farklı olduğundan dolayı yanlıştır.

http://www.canertaslaman.com/2011/10/%E2%80%9Cteror%E2%80%9Dun-ve-%E2%80%9Ccihad%E2%80%9Din-retorigi/

İkna Edici Karşılaştırma (Retorik Benzeşimi)

Disney çocuklar için Hitler’in Yahudiler için olduğu kadar arkadaş canlısıdır.

Reklamlar ve Retorik

Retorikle ilgili olarak bir iletiye/konuşmaya inandırıcılık katan ethos, pathos ve logostan kısaca bahsedebiliriz. Bu kavramları/yöntemleri belki de en iyi reklamcılar bilir ve uygular.

Ethos: Hatibin konuşmasıyla olan uyumu ve kişisel karakteridir. Örneğin bir doktorun söylediği ve muhtemelen anlaşılmayan Latince kelimeleri tamamen doğru kabul ederiz. Ama bunları, bölge şivesiyle konuşan sıradan bir vatandaş söylerse gülüp geçeriz. Ethos için konuşmacının kişisel karakteri (izleyicilerin gözündeki profili) de önemlidir. Dürüst olarak tanınan birinin söylediklerine daha kolay inanırız (Örneğin, hakim, vali veya imam.)

Reklamlarda sık sık karşılaşılan, ürünün tanıtımında popüler veya sevilen kişilerin yer alması bununla ilgilidir.

Pathos: Dinleyiciyi belli bir ruh haline sokmaktır. Konuşmadaki şiirsellik ve dinleyicilerin duygularına seslenebilmektir. (…) En önemli örnek törensel konuşmalardır, konuşmacı ses tonuyla veya duygu yüklü ve ezbere bir şiir dizesiyle milyonları ayağa kaldırabilir.

Reklamlarda bir ürünün rakibinden daha iyi olduğuna dair bir kanıt sunulmaksızın, insanların duygusal zaafları kullanılarak reklamının yapıldığı durumlarla karşılaşılabilmektedir. (Milliyetçilikle ilişkili kavramların kullanılması, müzik eşliğinde duyguları harekete geçirici şiirsel bir dil kullanılması vb.)

Anadolu Sigortanın bir dönem yapmış olduğu reklam filminde Atatürk’ün 1924 Erzurum depremindeki durum tespiti ve halkı ziyareti sahnesinde tüketici ile duygusal açıdan bağ kurma amaçlanmıştır. Burada oluşturduğu hitap ile birlikte tüketicilerinin gözünde inandırıcılığı ve duygusal bağlılığı yakalamıştır.

https://gkuloglu.wordpress.com/2012/10/18/reklamin-retorigi/

index2

Logos: İyi bir konuşma, sadece konuşmacının karakterine veya dinleyicilerinin duygularına yönelmiş olmamalıdır. Logos konuşmadaki kanıtlama ve mantıktır.”

Reklamlarda ürünlerin akla yatkın olduğu anlatılmaya çalışılır. (Ürünle ilgili dikkat çekici bilgiler verilmesi, başka ürünlerle kıyaslamalar yapılması, vb.) Bazı reklamlar vardır ki başka ürünü alanların ahmak olduğu bile direk söylenir.

Başkalarını etkilemek için basit bir şeyi karışık, önemsiz bir şeyi önemli gösterecek şekilde teknik ifadeler kullanmak; böylece muhatabı etkilemeye (veya yanıltmaya) çalışmak da bununla ilgilidir. Örneğin bir ütünün özellikleri sadece teknik kavramlar olarak ard arda sunulduğunda daha etkileyici gözükürken, bu teknik kavramların ne anlama geldiklerinin öğrenilmesi halinde bazı sayılan özelliklerin aslında çok da önemi olmayan / sıradan özellikler oldukları ortaya çıkabilmektedir. Her türlü kumaşa uyumlu termostatik ısı kontrolü (sıcaklık ayar düğmesi var), self-clean (kendi kendine temizlenme), anti-drip (damlatmama özelliği olması), anti-kalsiyum (kireç tutmama)

Sansasyonel haberler ve retorik:

Medyada içeriği boş, gereksiz sansasyonel haberlere sık sık yer verilebilmektedir. Tabii bu haberler de süslü bir dil ile sunulur. Böylece bunların önemli olduğuna takipçilerini ikna eder.

Medyanın bu tavrını komik bir dille eleştiren aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz:

http://www.zapkolik.com/video/harbi-dunyada-yasasaydik-haberler-897254

Propaganda ve Retorik:

Propaganda amacıyla kullanılan birçok yöntemde de (pohpohlama vb. ) medyanın dili ustalıkla kullanması söz konusudur.

Medyada Kullanılan Kavramlar ve Retorik

Retorikte belki de en önemli husus, kullanılan kavramların/kelimelerin seçimidir. Medya kuruluşları da kullandığı kelimeleri, nitelendirmeleri, tarifleri (ve bunların alternatiflerini dahi) bir kuyumcu titizliği ile seçerek kullanır. Seçtiği dili de belli periyotlarla ve sürekli tekrarlar. Öyle ki karşıt görüşlü okuyucular bile belli bir zaman geçtikten sonra artık o dili, gayet doğal, içlerinden gelerek, çok samimi olarak kullanmaya başlarlar. Bu nedenle medya iletilerinde kullanılan kelimelere eleştirel yaklaşılmalıdır.

Eleştirel düşünürler olarak farkında olmamız gereken ana şeylerden birisi akılcı iknadan çok retorikle ilgili iknadan etkilenmediğimizden emin olmamızdır. Aşağıda gerçek hiçbir sebep vermeden ikna için kullanılan kelime ve deyimlerin birkaç farklı sınıfı verilmiştir:

Güzel Adlandırma

“Ahlâkî sorun” – yozlaşma

“Gelir artışı” – vergi

“Süresi uzatılmış denetleme ücreti” – gecikme ücreti (kapalı gişe)

“Islah hizmeti” – hapishane

“Kamu hizmetkârı” – devlet memuru

“Küçültmeye gitme” – işçi çıkarma

“Uygun sayıya getirme” – küçültme

“Özgürlük savaşçısı” – gerilla

Kaba Söylem (Kötüleme)

Kötüleme bir şeyi olduğundan daha kötü gösteren bir kelime veya deyimdir.

“Bürokrat” – devlet memuru

“Terörist” – gerilla

(Saldırı yapan bir gurubu “terörist” olarak tanımlamak farklı bir algıyı, “özgürlük savaşçısı” olarak tanımlamak farklı bir algıyı oluşturur. Bir ülkenin/gurubun saldırısı “operasyon” olarak sunulduğunda oluşan algı farklı olacakken “füze saldırıları” olarak sunulduğunda oluşan algı farklı olacaktır.)

Küçültme/Önemini Azaltma

Küçültme ya da önemini azaltma bir şeyin önemini azaltmak ya da küçültmek için kullanılır.

“Ah, ben sadece ……… deniyordum.”

“Yalan söylemiyorum! Sadece gerçekleri biraz abartıyorum.”

Mübalağa

Küçültmenin zıttıdır. Burada ise söylemler abartılır.

Anlamı Çarpıtan Yapılar

Anlamı çarpıtan yapılar bir şeyi tam olarak söylemeden onu önerme yollarıdır.

“8 saate kadar rahatlama sağlar.”

“1 galona kadar (4,55 litre) gaz tasarrufu”

“Çürükleri önlemeye yardım edebilir.”

“Yeni gibi”

“Nerdeyse zahmetsiz”

Kanıt Yerine Geçenler

Kanıt yerine geçen bir ifade, bir şeyin öyle olmasa da ya da başka hiçbir neden verilmese de açık olması gerektiğine dinleyiciyi inandırmak için kullanılır.

“Fazla söze gerek yok…..”

“Açıktır ki……”

“Gayet açık ki…”

“Apaçık..”

Medyada, herhangi bir şeyin istenilen bir yönü (doğru olsun veya yanlış olsun) öne çıkarmak için tercih edilebilmektedir. Aslında birer sosyal mühendislik ürünü olan, özellikle seçilmiş adlandırmalar da söz konusu olabilmektedir.

Cemaat, hizmet —– paralel yapı, haşhaşiler

İmralı —— bebek katili, terörist başı,

Teröristle pazarlık süreci —- barış süreci, silah bıraktırma çalışmaları, milli birlik projesi,

Başörtüsü, Allah’ın emri —- türban, siyasi simge,

Medyada kullanılan dili belirleyen bir unsur da siyasetteki veya uluslararası ilişkilerdeki kullanılan / tercih edilen dil ve tanımlamalardır.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde 2013 yılında alınan kararlarda:

‘terörle mücadele’ kısmı ‘Türk devleti ile PKK arasındaki mücadele’ (olarak değişti)(…)

“… 40 binden fazla insanın ölümüne neden olan PKK terörizmi” ifadeleri, “… Türk devleti ile PKK arasında 40 bin kişinin ölümüne neden olan mücadele” olarak değişti….

Türkiye topraklarından çekilecek PKK’lılar için (terörist yerine) “aktivist” nitelemesi eklendi.

http://www.yazete.com/dunya/pkk-artik-teror-orgut-degil-teroristler-ise-aktivist-600164.html

Küresel Terminolojiler: Terörizm, Nükleer Tehdit, Demokrasi, Özgürlük, Barış, Nükleer Güç, Müzakere, (…) Bazen günlerce medya kuruluşlarında içi boşaltışmış bu kavramları belirli aralıklarla hep duyarız. Bu söylemler 21. yüzyılın küresel dilidir ve algıların yönlendirilmesinde defayeten kullanılır.

http://www.orsam.org.tr/tr/yazilar_Yazdir.aspx?ID=2759

Çeşitli kullanım alanlarına göre retoriği değerlendirdiğimizde; dilin (hitabetin) ikna etme amacıyla kullanıldığı şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Medyada dilin etkili olarak kullanılması, doğruya, hakka, güzele yöneltme amacıyla olabilirken, propaganda, manipülasyon, kandırma gibi olumsuz yönde de olabilmektedir. Dikkatli bir medya okuryazarı medyada kullanılan dile karşı eleştirel olarak yaklaşmalı, olumlu veya olumsuz kullanımın farkında olmalı, kullanılan dilin etkisinde kalarak kötüye yönelmemeli, gereksizle oyalanmamalı, inanacaklarını süslü sözlerin tesiriyle yetinmeden sağlıklı bir şekilde temellendirerek belirlemelidir.

“Kritik ve analitik düşünme, sözcüklerin ve sözcüklerin bir araya gelerek oluşturdukları söylemlerin büyüsüne kapılmadan verilmek istenen mesajın haklı gerekçeleri olup olmadığını görebilmektir.” (Ağargün, KAD Nedir, 2011)

[:]

evetama