[:tr]”İslam ülkeleri olarak parçalandıkça sevindik… Oysa biz zamanında birdik ve çok güçlüydük.” diyen Cevdet Said, “Anlaşarak yeniden birleşerek ayağa kalkabiliriz” dedi… Suriye’deki iç savaştan dolayı Türkiye’ye hicret etmek zorunda kalan, İslam dünyasının çağdaş mütefekkirlerinden biri olarak kabul edilen İslam âlimi Cevdet Said, A Haber’in sorularını yanıtladı.

SAVAŞ CAHİLLERİN YÖNTEMİDİR

Esasında savaş yöntemi ölmüştür, cahiller ve onların cahilliğini sömüren kötü insanlar dışında artık savaşı yöntem olarak benimseyen kimse kalmamıştır. Savaş konusunda Kur’an’dan anladığımı ben bu şekilde formüle ettim. Japonlar ağır bir yenilgiye uğradığı halde sömürge olmadılar. Müslüman, Hıristiyan ya da Yahudi değiller ama onlar akıllarını kullanan Ademoğulları. Oysa öbür tarafta Kurtuluş Savaşı’nda iki milyon şehit veren Cezayir’in hala bağımsız olamadığını görüyoruz.

BÜYÜK GÜÇLER SAVAŞMAZ, SAVAŞTIRIRLAR

Büyük güçler birbiri ile savaşmaz, küçük devletleri savaştırırlar ve sömürürler. İran ile Irak 8 yıl savaştı. Silah üreticileri her iki tarafa da silah satarak iki ülkeyi de sömürdüler. Nihayetinde ne geçti ellerine?

SÖMÜRGECİLERE OYUNCAK OLMAMALIYIZ

Humeyni zehir içer gibi barış anlaşmasını imzalamaya razı oldu. Saddam Hüseyin yıllar sonra bir bayram sabahı kurban edilir gibi idam edildi. Bu olayları çok iyi kavramalı, ona göre sömürgecilerin oyuncağı olmamalıyız.

MAALESEF BİZ İSLAM’IN ÖZÜNÜ KAYBETTİK

Maalesef biz İslam’ın özünü çoktan kaybetmişiz. Kimimiz Emevilerin, kimimiz de Abbasilerin yolunu güdüyoruz. Yapmamız gereken şudur; Kur’an’ı ve İslam’ı yeniden keşfetmeliyiz. İlk gelen vahiy ‘Oku!’ emrini çok iyi kavramalıyız. Zira insanın değeri, okuduğu ve anladığı kadardır. Okuyup anlayanın başı dik olur.

Şİİ-SÜNNİ YOKTUR: HEPSİ MÜSLÜMAN

Erdoğan, İran’a gittiğinde Şii-Sünni ayrımına gerek yok, hepimiz Müslümanız’ demişti. Nitekim bir Ayet-i Kerime de ‘Allah size Müslüman adını verdi’ buyrulmaktadır, başka isime hacet yok.

AVRUPA 50-60 YIL BİRBİRİNİ YEDİ

Avrupa 50-60 yıl önce birbirini yedi. 25 yıl sonra birlik kurdular, ortak para birimine sahip oldular, ortak bir bayrağa sahipler, biz ise parçalandık. Suriye olduk sevindik, Mısır olduk sevindik, Libya olduk sevindik, Türkiye olduk övündük, küçük sınırlarımızda mutlu olduk oysa biz bir bütündük ve çok büyüktük. Dünyaya İslam medeniyetini armağan etmiştik şimdi nasıl olur da geri döneriz diye konuşuyoruz. Oysa bizim Peygamberimiz, bizim kitabımız nasıl geri dönüleceğini bize göstermişti.

MÜSLÜMANLAR BÜYÜK ACILAR ÇEKİYOR

Dünyada büyük acılar çekiyor Müslümanlar, İslam’ın kuvvetinin azaldığı yerlerde katliamlar yaşanıyor. Arakan’da Budist rahipler çocuklarımızı diri diri ateşe atıyor. Avrupa’nın gözleri önünde Boşnak Müslümanlar katlediliyor, Rusya Çeçenistan’da soykırım uyguluyor. Türkistan’da çaresizlik, Filistin’de insanlık ölüyor.

BİZİM BİRLEŞME ZAMANIMIZ GELDİ

Bizim ayağa kalkma zamanımız geldi, İslam’ın rüştünü ispatlama zamanı geldi. Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” sözü Türkiye toplumunun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Araplar birbirini öldürmek için silah satın olmaya devam ediyor. Kur’an’ın hakikatleri yaygınlaşınca bütün insanlar selam/barış sistemine dahil olacakArtık insanlık kurban etme geleneğini kan akıtma yöntemini bütünüyle terk etmelidir. Nitekim müminler insan kurban etme geleneğinin lağvedilmesini kutlamak için Hacca gidiyor.

http://www.ahaber.com.tr/dunya/2016/03/21/suriyeli-islam-limi-cevdet-said-a-habere-konustu
http://www.sabah.com.tr/webtv/turkiye/suriyeli-islam-alimi-cevdet-said-savas-cahillerin-yontemidir[:en]

Bataklığı mı kurutmak lazım, sivrisinekleri mi öldürmek lazım? Terörle mi teröristle mi mücadele edilmeli?

Türkiye’nin 30 yılı aşkın süredir teröre karşı verdiği mücadele zaman zaman tartışma konusu olmuştur.

Teröre karşı verilen mücadeleyi anlatırken meselenin alt yapısını tartışmak nedense hiç işimize gelmedi.

Örneğin…

Kendimize “Türkiye terörle mi mücadele ediyor yoksa teröristle mi?”sorusunu sorma gereği duymadık.

Bizim meselemiz sanırım tam da burada başlıyor.

Türkiye 30 koca yıldır sadece ama sadece karşısına silah veya bombayla çıkan teröristlerle savaşıyor.

Savaş şiddetlendikçe, terörizmle mücadele hep geri plana itiliyor. Hal böyle olunca, terörle mücadeleyi, öldürülen terörist sayısıyla değerlendiriyoruz.

Şu an ülkenin Güneydoğu bölgesinde yaşananlar bundan ibarettir.

Ne yapıyoruz?

Teröristlerin etkisiz hale getirilmesiyle ve hendeklerin kapatılmasıyla gurur duyuyor ve başarılı olduğumuza inanıyoruz.

Üzülerek söylemeliyim ki Amerika, İspanya, İngiltere gibi ülkelerin terörle mücadele yöntemlerinden bugüne dek hiç ders almadık.

Yine örneklerle anlatayım…

Amerika İkiz Kuleler’in vurulmasının ardından önce El Kaide’nin yuvalandığı Afganistan’da taş taş üstünde bırakmıyor. Ardından Ladin’i kovalıyor ve saklandığı yerde bulup yok ediyor.

Saddam’ın kendisine tehdit olduğunu söyledikten sonra Irak’ı işgal ediyor ve cehenneme çeviriyor. Akabinde Saddam’ı yakalıyor ve uydurma bir mahkemeyle ortadan kaldırıyor.

Aynı Amerika, kendisine tehdit olarak gördüğü teröristleri iskambil kağıtları aracılığıyla arıyor ve yakalayıp tek tek öldürüyor.

Peki biz ne yapıyoruz?

Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ı yakaladıktan sonra asmak yerine, bir adaya yerleştirip ellerimizle besliyoruz.

Hadi bunu geçtim…

30 yıldır yanı başımızda bulunan Kandil’i havadan bombalamaktan başka bir şey yapmıyoruz.

Terör örgütünün üst düzey kadrosu yıllardır bize komşu olan Irak veya Suriye’deki kamplarda barınıyor. HDP’liler özledikleri zaman çıkıp kendileriyle görüşebiliyor.İçimizdeki gazeteciler istedikleri an elleriyle koymuş gibi bulabiliyor. Yabancı basın söyleşi yapmak için kuyruk oluşturmuş durumda…

O kadar terörist kaçıp teslim oluyor ve bulundukları yerleri tek tek deşifre ediyor. Buna rağmen henüz lider kadrodan birisinin ölüsünü ya da dirisini getiremedik.

Hadi sınır ötesi operasyonun zorluklarını göz önünde bulundurarak bunun zor bir şey olduğuna inanalım…

Peki terörle ve terörizmle mücadelede yukarıda adını saydığım ülkelerin yaptıklarından ders alabildik mi?

Maalesef alamadık ve almaya da pek niyetli görünmüyoruz.

Amerikan polisi, asgari derecede aykırı davranış sergileyen bir genci gözünü kırpmadan öldürüp elini kolunu sallayarak görevine devam edebiliyor.

Biz ise Gezi olaylarında kendisiyle çatışan teröristlerin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle polislerimize 13’er yıl hapis cezası veriyoruz.

Julian Asange ABD’nin ulusal güvenlik sırlarını ifşa ettiği gerekçesiyle Ekvator’daki büyükelçilikten başını çıkaramıyor. Çıkardığı an hayatı son bulacak.

Edward Joseph Snowden NSA bilgilerini sızdırdığı için aranıyor. Şu an Rusya’da geçici sığınma altında yaşıyor. O da yakalandığı yerde yok edilecek! Bütün mahkemeler, her ikisinin de bulunup adalete teslim edilmesi için uluslararası arama kararları çıkartıyor.

Bizdeki mahkemeler ise aynı suçu işlemekle kalmayıp, devleti terör örgütlerine yardım yapmakla suçlayıcı haberler yapan Can Dündar’ı”Hak ihlali” olduğu gerekçesiyle serbest bırakıyor!

Amerika’da bir senatör El Kaide’yi övücü beyanat verebilir mi? İngiltere’de bir tek akademisyen teröristi kutsayıp devleti “katil” ilan edebilir mi? İspanya’da bir milletvekili teröristlere “Gerilla” diyebilir mi? Fransa’da bir gazete terör eylemlerini hoş gören makele yayınlayabilir mi?

Bırakın hapis cezasını, yaşama hakkı vermezler böylelerine…

Bizdeki durum ne?

Kravatlı teröristler Meclis kürsüsünden devleti katil, teröristleri kahraman ilan edebiliyor. Devlet ise onlara dokunulmasın diye dokunulmazlık zırhı veriyor.

1100 akademisyen devletin terörle mücadelesini kınamasına rağmen halen üniversitelerde görev yapıp devletten maaş alabiliyor. Ülkeyi kana buluyan teröristler bunların rahleyi tedrisatından geçiyor.

Ülkede terör saldırısını bizlere yaşatanlar, bir de medyalarıyla propoganda ve reklam yapabiliyor. Gazeteler “Yere izmarit bile atmıyorlar” diyerek terör örgütlerini dilediği gibi övebiliyor. Canı isteyen terör örgütünü tüm Türkiye’nin gözleri önünde ve canlı yayında metheden cümleler kurabiliyor.

Muhalefet liderleri ülkenin savcısını makamında katleden teröristlerin alınlarına lanetli busecikler gönderebiliyor. Terör örgütünün yayın organına çıkan muhalefet milletvekilleri devlete istediği gibi sövebiliyor.

Devlet memurları, sosyal medya hesapları üzerinden terör örgütlerine istedikleri gibi methiyeler dizebiliyor ama kimse dokunamıyor!

Bütün bunlar bu ülkede oluyor ve biz de ülke olarak öylece durup izliyoruz!

Velhasılı kelam…

Bu toprakların insanı olmayı haketmeyen, ama bizim kendi ellerimizle beslediğimiz GDO’lu pek çok hain ülkede cirit atıyor.

Hemen hepsi terörün ana kaynağının kendileri olduğunu bağıra bağıra haykırıyor.

Türkiye buna rağmen terör ve terörizm yerine teröristlerle mücadele etmeye devam ediyor.

Hal böyle olunca, bin tanesi öldürülse de bir tanesi aradan sıyrılıp Ankara’yı kana bulayabiliyor.

Ve korkarım ki mücadele böyle devam ederse, kan kokusu parfüm gibi üzerimize sinmeye devam edecek.[:]

Not: Web sitemizdeki alıntı haber ve yorumlara, kayda değer bilgi veya farklı bakış açıları içerdiği için yer verilmektedir. Alıntılanmış olması, tamamının doğru veya onaylanmış olduğu anlamına gelmemektedir.

evetama