Trump yönetiminin ilk silah kullanımının sebep-sonuç-meraklarını maddeler halinde yazmaya başladığınızda, füzeler havadayken kimlerin kadeh tokuşturduğunu ‘1’ numaraya yazmak zorundasınız…
Hesap böyle yapılır.

Yani, bir; Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in ABD-Miami ziyaretinde protokol masasında otururken Amerika’nın bu saldırıyı gerçekleştirmiş olmasıdır.

Ki, iki; bu saldırının mesajları arasında İran ve Kuzey Kore yönetimi de vardır. Rusya-İran-Kuzey Kore üçgeni var ise Pekin bu gerilimde-diplomatik ağzından ne çıkarsa çıksın-Moskova’nın yanında değildir.

Netanyahu; ‘Bu saldırıyı destekliyoruz. Başkan Trump güçlü ve net bir yanıt verdi. İsrail bu açık mesajın sadece Şam’da değil, Tahran’da, Pyongyang’da yankılanmasını umuyor’…

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un son Türkiye ziyaretinden evvel Çin’de olduğunu ve Pekin’in resmi açıklamasını yansıtmıştık. (29/03.) ‘Şimdilik kucaklaşma’ ve Washington’da “Trump’ın saçları ahenkle dalgalanana” değin dış rekabetleri dondurma kararı sayabiliriz.

Üç, İngiltere’ye bu saldırıda ayrı bir yer açmak gerekiyor. Şudur; Obama yönetimi Suriye’ye bir askeri girişim yapmak üzere sesini yükselttiğinde Londra, “biz yokuz” demişti.. Bu sefer, “ABD’nin tam olarak arkasındayız” diyor. Brexit sonrası Ortadoğu’ya yönelişin bir alameti daha. Üstelik, kimyasal saldırının ardından BMGK’yı olağanüstü toplantıya ilk çağıranın da Fransa olduğunu ekleyelim ki, Almanya’nın uzaklarda kalışı belirginleşsin.

Dört, Muhtemelen en önemli konu… Vurulan üste Suriyeli ve Rus askeri unsurlar dışında İranlıların bulunmasıdır. CIA ve Pentagon’un Beyaz Saray’a sunduğu raporlar, kimyasal silahlarla yapılan saldırının bu üs üzerinden gerçekleştiğini söylüyor.. Ki, bu da kimyasal katiller tetiği çekmeden evvel ABD’nin, “Esad’ın Şam yönetiminde bulunup bulunmaması önceliğimiz değildir” açıklamasının potansiyel sonuçlarını “sabote edenin” kimliğini belli ediyor.

Amerika’nın, bunun İran olabileceğini, bir Rus-ABD yakınlaşmasını mayınladığını, daha doğrusu “zehirlediği” sonucunu çıkardığını gösteriyor.

Operasyon öncesi Ruslara haber verilmiş olması ama Şam’ın resmi açıklamalarında üst rütbeli Suriyeli askerlerin öldüğünün duyurulması garip. Keza, İranlıların kaçmış olduğu türünden bilgiler de öyle…

Beş, şunu da anımsamalıyız; Saddam Hüseyin’i Kuveyt’e saldırtma aklını kurup, teşvik görüşmelerini gerçekleştiren Amerika’ydı.

Üzerinden geçen bunca zaman sonra Irak’ın acıları devam ediyor. “Esad yerinde kalabilir” mealindeki Washington açıklaması da-zamanı gelince-belki bu sınıfa dahil edilebilir! ‘Tuzak mıydı’ sorusu için zamanı tamam, cevabı için erken.

Altı, ek boyutlardan biri, hem bölgesel hem Batı dengelerini koruyarak Şam’ın Trump’ı denemiş olmasıdır. Esad aynısını Obama’ya yaptı ve onun “ezik” olduğunu dünyaya gösterdi. Trump o değil bu anlaşıldı ve Amerika’nın “şimdi vurmazsak arkası Rusya, Kuzey Kore’den ve İran’dan gelecek” konuşmalarının Washington’da Başkan’a yapıldığı anlaşılıyor.

Yedi, Rusya ve Türkiye’nin seçeceği yollara gelmeden, teknik bir boyutu da merak listesine eklemek gerekir.. 11 Eylül ertesinde ABD, Afganistan’ı vurmaya karar verdiğinde, Başkan’ın önüne konulan hedef listesi atılacak füzelerin maliyetinin çok altındaydı.

“Yok edilen üs” 60’a yakın Tomahawk füzesinin maliyetinden fazla mı? (Vurulan uçaklar hariç-ki modelleri bu satırlar yazılırken bilinmiyordu.) Yani? Amerika gücünü göstermek istedi ve o askeri üssü haritadan sildi.

Sekiz, Rusya ne yapacak?

Petersburg’da ne demişti Putin? “ABD’yi iyi ortaklık ilişkileri geliştirmek istediğimiz büyük bir devlet olarak görüyoruz ve ona bu şekilde yaklaşıyoruz”. Ne yazmıştık; “Geri kalan her şey yalan ve hayal ürünü”… (30/03)

Sonra Petersburg’da bombalar patlamaya başladı.

Trump Obama gibi Rusya’nın üzerine gitmezse diplomasi ile bu kriz bu kadarla veya bir iki “surgical strike” ile çözülebilir.

Anlamamız gerekiyor ve “sırrın” ana parçası bu; Rusya’da olduğu gibi ABD’de de Moskova’yı “güvenilir düşman” sayanlar var!

Füzeler ile Petersburg bombaları arasındaki bağ gibi…

Tıpkı, Nice, Londra ve dün Stockholm’deki kamyonların insanların üzerine sürülmesi gibi…

Yok üzerine giderse, Rusya’nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilci Yardımcısı Safrankov’un BMGK toplantısından sonra yaptığı açıklamalara dikkat etmeliyiz; “askeri müdahalenin olumsuz sonuçlarından, bu şüpheli ve trajik girişimi başlatanlar sorumlu olacaktır. Bu olumsuz sonuçları merak edenler Irak ve Libya’ya bakabilir”…

Gelelim Türkiye’ye…

Ankara bu müdahaleyi sevinçle karşıladı. Esadsız ve toprak bütünlüğü sağlanmış bir Suriye ihtimali ile Rusya ve ABD arasında eski ve güzel soğuk savaş günlerinin dönüşü mü görülüyor?

Çok erken ve doğruluğu tartışılır.

Dokuz; ABD’nin bu müdahalesi Esad’ın iktidarına yönelik midir?
Rus Savunma Bakanlığı: “Tartus ve Hmeymim üsleri Rus füze savunma sistemleri tarafından garantili olarak korunmaktadır”…

Cevabınız “hayır” ise “güvenilir düşmanlar anlaşması” caridir ve “süperlerin sırrına” yaklaştınız…

Nedret Ersanel

http://www.yenisafak.com/yazarlar/nedretersanel/guvenilir-dusmanlari-oldurmeyen-fuzeler-2037216

Not: Web sitemizdeki alıntı haber ve yorumlara, kayda değer bilgi veya farklı bakış açıları içerdiği için yer verilmektedir. Alıntılanmış olması, tamamının doğru veya onaylanmış olduğu anlamına gelmemektedir.

evetama