[:tr]Teslimiyetçilik ve teslimiyeti birbirinden ayırmak gerektiğini düşünüyoruz. Teslimiyetçilik KAD’a engeldir ve aykırıdır. Fakat teslim olmak KAD ‘a aykırı değil, bilakis KAD’ın gereğidir.
Teslimiyetçilik; körü körüne, sürü psikolojisi içinde, gerçeği bilmeden, araştırmadan, sorgulamadan bir kişiye, düşünceye, fikir akımına bağlılıktır ve teslimiyetçi kişi aslında tam olarak neye ve niçin teslim olduğunu bilmez. Doğru çizgide ve doğru noktada olduğunu da bilemez çünkü amacı ve aradığı bir doğru yoktur. Teslim olmak ise, bilgi sahibi olduğu bir işte daha iyi bilen birine tabi ve teslim olmaktır. Hatta kişinin daha iyi bilene uyması KAD’ın bir gereğidir.
Akıl sahibi, üstün akıllı birini daima arar ve ona uyar, zaten akıllılık da bunu gerektirir: “Akıl akıldan üstündür.” KAD, bilgi sahibi olunabilen konularda geçerlidir ve kişiyi başkalarının düşüncelerini sorgulamadan, körü körüne kabul etmekten, teslimiyetçilikten kurtarır. Duyu organlarımızla, deney yoluyla, tecrübe ederek bilgi sahibi olunamayan bir konuda ise teslim olmak söz konusudur. Burada asıl soru kime ve neye teslim olunduğudur. KAD gerçeğe ve Hakk’a teslim olmaya izin verir.[:]