“Dilimiz Ve Kültürümüz” Ün Düşünmeye Etkileri

 Akra FM de her ayın ikinci ve dördüncü hafta Cumartesi akşamı Kritik Analitik Düşünme üzerine bir program yer alıyor. Zinde Sosyal Gelişim Derneği Öncülüğünde kurulan Kritik Analitik Düşünme Platformu başkanı Av.Taner Ürkmez’in hazırlayıp sunduğu programda Prof. Dr. Mehmet Yücel Ağargün Şubat ayının ilk konuğuydu.(1) Program sonunda Prof. Ağargün, kısaca KAD olarak adlandırılan Kritik Analitik Düşünme ile ilgili bir kitap tavsiyesinde bulundu: “DİLİMİZ VE KÜLTÜRÜMÜZ”. Yazarı: Mahmud Es’ad Coşan.(2)

Yeni baskısını iki yıl önce okuduğum kitabı, tavsiye üzerine yeniden gözden geçirme ihtiyacını hissettim. Tabi bu defa Kritik Analitik Düşünmeye odaklanarak.

Dil ve kültür, sadece belirli ihtisas alanlarını değil, bir ülkede yaşayan bütün insanları yakından ilgilendiren ve etkileyen temel konulardandır. Her mesleğin kendine has bir dili, anlatım metodu vardır, her grubun, kesimin kendine has bir kültürü, hayat tarzı vardır. Toplum içinde iletişim ve uyumu sağlayacak ise toplumun ortak dili ve kültürüne olan vukufiyettir.

İnsanlar kelimelerle düşünürler, düşüncelerin genişliği ve derinliği kelime haznesinin genişlik ve derinliğiyle orantılıdır. Konuşarak, yazarak başka insanlara düşüncelerini aktarırlar. Okuyarak ve dinleyerek diğer insanları anlayabilirler. Bütün bunlar, yani insanlarla başarılı iletişim kurabilme, temelde dilin başarılı kullanılmasıyla yakından alakalıdır.

Bir üniversite hocası, bir alim ve bir mürşid olarak, M. Es’ad Coşan Hocaefendinin bereketli ömrüne sığdırdığı, çok farklı alanlarda, çok farklı zaman ve şartlarda, çok farklı coğrafyalarda yaptığı çalışmalar, verdiği eserler ve bu çalışma ve eserlerin çok farklı meslek, kültür ve yapıdaki kişiler ve kuşaklar üzerindeki müsbet tesirlerini tesbite ömürler yetmez. Çeşitli fakülte ve yüksekokullarda verdiği dil ve kültür eksenli derslerin, talebeleri üzerindeki olumlu tesirleri de incelenmeye değer ilginç bir araştırma konusu olsa gerek.

İşte yeniden neşredilen “Dilimiz ve Kültürümüz” kitabı bu ders notlarından oluşuyor. Ve bu özelliğiyle halen okullarda her alanda tahsilini sürdüren genç nesiller kadar, dil ve kültüre dair bilgilerin, tavsiyelerin hayat boyu yol gösterici olması dolayısıyla, her yaştan yetişkin insanlar için de tekrar tekrar okunması ve mutlaka istifade edilmesi gereken bir eserden bahsediyoruz.

Okumak, yazmak, düşünmek, dil, kültür gibi konular sadece edebiyatcıları, yazarları, filozofları, sanatçıları ilgilendiren konular değildir. Böyle olduğunu herkes bilir ve kabul eder de, bu konularda düzenli çalışmayı, gayreti ve başarıyı çok az kişi gösterir. Çünkü bu konularla uğraşmak  biraz zor ve zahmetli bir iştir. Kitapta, bu alanda en önemli düşman “tembellik”, bunun kaynağı olarak da “ bizzat kendimiz, kendi nefsimiz” olarak teşhis edilmiş. Tembelliğe karşı “ahlâkî irade” tavsiye edilmiştir.(3)

Kendi dilimizi iyi bilmenin, yabancı dil öğrenimi sırasında da fayda sağlayacağına (4) dikkat çekilmiş. Ülkemizde yaygın dil öğretim faaliyetinin bazı istisnalar dışında ekseriyetle başarısızlığı dikkate alınırsa, meselenin bu yönden de takviye edilmesi gerektiği anlaşılıyor.

Kitaptan somut bir tavsiye: “Konuyu hatırlamak amacıyla öğreniniz.” Ve bu tavsiyeye bir örnek: “Dalgın profesör, şemsiyeyi sınıftan çıkarken değil, sınıfa girdiğinde unutur.” (5)

Doğrudan düşünmeyle alakalı kısım, “Muhakeme Kabiliyetini Geliştirmek” başlığını taşıyor. Buradan birkaç cümle:

“Genellikle başarının, özellikle de güzel konuşup güzel yazmanın başlıca temellerinden birisi de düşünme ve muhakemedir. Birçok kimse bu melekesini gelişigüzel kullanır…

Bazen de düşünmek sözü ile sadece bir şeyi tahayyül etmeyi kastederiz. Bizim, başarının şartı olarak gördüğümüz düşünce, teemmüllü düşüncedir. Bu, fikirlerin basit bir şekilde sıralanması değil, rabıtalı bir şekilde birbirini takip etmesidir. Bu kabiliyet bütün tahsil boyunca işlenerek, mantık ve matematik ilimleri ile düzenlenerek geliştirilir. Buna rağmen birçok tahsilli kimsede muhakeme düzensizliklerine rastlanır. O halde bu konu üzerine eğilerek, muhakeme düzensizliklerinden kendimizi korumayı ve kurtarmayı başarmalıyız.” (6)

Sık rastlanan muhakeme düzensizlikleri şöyle sıralanıyor:

-Acele genelleme yapmak,

-Hatalı ikilem,

-Yanlış kıyaslama. (7)

Problemlerin (müşküller) çözümü için şu tavsiyelerde bulunuluyor:

“Tahsilde ve meslek hayatında karşılaşılacak müşkülleri çözmek için düşüncelerde orijinal ve üretici olmayı öğrenmek şarttır. Meseleleri, kendimizinkiler de dahil olmak üzere, objektif olarak ele almalı, mantıkî bir muhakeme yolu takip edebilmeliyiz.” (8)

 “Okuma Sanatı” başlığı altında ise; okumanın mesleğimizde ilerlemek, kültürümüzü geliştirmek, güzel ve doğru düşünmek, konuşmak ve yazmak için kaçınılmaz bir çalışma olduğu, aydın bir kimsenin iyi bir okuma alışkanlığı ve sevgisine sahip olması gerektiği ifade ediliyor. (9)

Dilimiz Ve Kültürümüz kitabının temelini oluşturan derslerle ilgili, ilginç bir hatırayla  yazımızı noktalarken, bu derslerin(aynı zamanda bu kitabın) tesiri hakkında  somut bir izlenimi de paylaşmış olalım.

Zaman zaman, değişik sahalardaki ilim adamlarıyla, kendi ihtisas alanlarından ya da tecrubelerinden, sosyal çalışmalarımıza ve projelerimize aktarılabilecek hususlarda istişare etmek ve tavsiyelerini almak üzere görüşmeler yapıyoruz.

Mühendislik Fakültesi çıkışlı, yurt içi ve yurt dışında eğitimden teknolojiye çok önemli projelere imza atan bir profesör dostumuzla görüşürken; sevgi, hürmet ve bağlılıkta hepimizin ortak paydası Rahmetli Es’ad Coşan Hocaefendi ile ilgili hatıralar faslı başlamıştı. Profesör arkadaş, ”Hocaefendi fakültedeki ilk gün ve ilk dersten itibaren benim hocamdır “ deyince biz biraz şaşırmıştık. Çok sayıda İlahiyatcı Profesör tanıyorduk, fakülte derslerinden, tez danışmanlığından,  dolayı Hocamızın talebesi olan. Hocaefendinin bazı mühendislik fakültelerinde de hocalık yaptığını bildiğimiz halde, ilahiyatcı olmayan bir profesörün “fakülte derslerinden hocamdır” sözü, bize bir hayli ilginç gelmişti. Merakla anlattıklarını dinledik:

“Mühendis olma hayalleriyle başladığımız fakültede ilk gün, ilk dersimiz: Türkçe. Hocamız derse başlarken ilk olarak tahtaya Süleyman Çelebi’nin Mevlid-i Şerif’inden bir beyt yazmıştı.

“Allah adın zikredelim evvela.

Vacip oldur cümle işte her kula”

“Atalarımız böyle demişler biz de öyle yapalım ve dersimize besmele ile başlayalım”.

 Türkçe hocamıza böylece başlayan talebeliğimiz, ömür boyu sürdü.

En sıkıntılı anlarımızda bize yardımcı, en zor tercihlerimizde bize rehber oldu. Sık sık yabancı dil öğrenmemizi tavsiye ediyordu, bu tavsiyenin önemini daha bir çok şey gibi sonradan öğrendik. Yurt dışında doktora yaparken, evlerimize kadar gelip bizi teşvik etmiş “Alanınızda en önde olmak için gayret edin” demişti. En zor sınavlarda bile teknik bilgi ve çalışmamızın yanında O’nun derslerinde anlattıklarından, duruşundan, bakış açısından, yönlendirmesinden, duasından aldığımız cesaret ve azimle başarılı olduk. Ülkemiz ve insanlığa hizmet aşkıyla dolduk. Dışarıda üç-beş kat fazla maaşla iş teklif edilse bile, akademik hayatı sürdürmemizi tavsiye ederdi. Ülkemizin ilim ve teknik alanında gelişmesine katkıda bulunmamızı, gelişmiş ülkelerle aradaki mesafeyi kapatmayı hatta onları geçmeyi hedefleyen bir çalışma azmi içinde olmamızı isterdi. Kendi alanımızda dünya çapında bir düzeyi yakalamaya çalışırken, ülkenin sosyal, kültürel, manevi meseleleriyle de yakından ilgilenmemizi, kendimizi bu alanlarda da yetiştirmemizi tavsiye ederdi. Her dersinden, her sohbetinden, her görüşmemizden ayrı bir heyecan ve pozitif enerji alırdık….”

İbrahim Eminoğlu

_______________________________________________________

1)Programın ses kaydına http://www.akradyo.net/ (http://www.akradyo.net/sesli.asp?tip=150&d=2010.02.13_Prof Dr Mehmet Yucel Agargun_Kritik Analitik Okuma degerlendirme.wma) sitesi sesli arşivinden ulaşabilirsiniz.

2)Kitap hakkında geniş bilgi ve temin için: http://www.internetpazar.com/dilimiz-kulturumuz.html

3)a.g.e.  s.20

4)a.g.e.  s.17

5)a.g.e.  s.24

6,7)a.g.e. s.25

8)a.g.e. s.26

9)a.g.e. s.31

evetama