[:tr]15 Temmuz’da hedefin iç savaş çıkararak Türkiye’yi bölmek olduğunu belirten Barolar Birliği Başkanı ve Türk Ceza Hukuku Profesörü Metin Feyzioğlu, “İç savaşın hemen arkasından Serhildan ilan edip savunmasız bırakılmış vatan parçasını Türkiye’den koparacak ve bağımsızlık ilan edeceklerdi” dedi.
15 Temmuz gecesi neydi, ne yaşadı Türkiye?

15 Temmuz’da TSK’nın içine 40 yıllık çabayla sızmış ve komuta kademelerine gelmiş olan ajanlar, amacı iç savaş çıkarmak olan bir darbe girişimini başlattılar. Bu amacın ne olduğunun görülmesi, TC’nin sonrasında yaptıklarının meşru müdafaa refleksi içinde gerçekleştirildiğini anlamaya yarar.

ÖMER HALİS DEMİR OLMASAYDI

Amaçlanan, TSK’nın ve Emniyet Teşkilatı’nın kendi içinde paramparça olup birbiriyle kimin hangi safta olduğunun dahi birbirine girdiği kaotik bir iç savaş yaşamasıydı. Eğer şehit Ömer Halis Demir olmasaydı, Zekai Paşa o kritik emri o şerefli askere vermeseydi, Özel Kuvvetler ele geçirilecekti ve Doğu, Güneydoğu’dan binlerce özel kuvvet askeri ne olduğunu bilmeden ama bu terörist ajanların emrinde Ankara’ya intikal edecekti. Bunun iki sonucu olacaktı. Bir, Ankara’da korkunç bir iç savaş yürüyecek ve ikinci olarak Doğu’da ve Güneydoğu’da şehirlerimizi, sınırlarımızı müdafaa eden güçlerimiz çekilmiş olacaktı. Tüm plan ülkeyi paylaşmaya ve bölmeye hazır hale getirmekti. İşte PKK’nın çok iyi hazırlandığı, çok büyük miktarlarda bombalar kullanılan saldırıları görüyoruz. Bunlar planlanmıştı.

BAĞIMSIZLIK İLAN EDECEKLERDİ

15 Temmuz’un aslında devamı olarak mı nitelendiriyorsunuz terör saldırılarını?

15 Temmuz iç savaş çıkarma noktasında başarılı olsaydı Elazığ’da, Van’da, Batman’da, Diyarbakır’da patlayan bombalar askersiz ve polissiz bırakılmış bir vatan parçasını koparmak amaçlı patlatılacaktı. Ve neticede sadece Güneydoğu değil, Doğu Anadolu’yu da kapsayacak şekilde bir bağımsız devletin ilanına kısa sürede sıra gelecekti. 24 saat içerisinde bu girişim bastırılmasaydı ordu birlikleri birbirleriyle çarpışmaya başlayacaktı. Köprüdeki 70 askerden falan söz etmiyoruz. 650 bin kişilik ordu, 2-3-4 parçaya bölünüp birbiriyle savaşacaktı ve hal böyleyken PKK, zaten üst kadrosunun yüzde yüz bilgi sahibi olduğu ve hazırlık yaptığı bu iç savaşın hemen arkasından Serhildan ilan edip savunmasız bırakılmış vatan parçasını Türkiye’den koparacak ve bağımsızlık ilan edecekti.

Çok vahim bir tabloyla karşı karşıyaydık yani?

Bu kadarla kalınmayacaktı. Eğer 15 Temmuz kalkışması bastırılmasaydı emin olunuz BM Güvenlik Konseyi Türkiye’ye müdahale kararı alacaktı. Şunu da ilave edeyim; Doğu ve Güneydoğu’da PKK, askersiz, polissiz bırakılmış vatan parçasında bağımsızlık ilan ettiğinde, orada bunu kabul etmeyen halkla karşı karşıya kalacak ve bir kıyım yaşanacaktı. Bu kıyım Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Muğla’da, düşündüğümde tüylerimi diken diken eden bir Türk-Kürt iç savaşını başlatacaktı. Hemen akabinde Alevi-Sünni çatışması başlatılacaktı. Bunlar iç içe geçecekti. Bütün fay hatları o anda aktif hale gelecekti. O andan sonra senin kim olduğun değil, kimden olduğun önemli olacaktı.

OLAYLAR ŞEZLONGDAN GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL

Şu halde bu darbe girişiminin şahısların ötesinde bir hedefi vardı…

Bu Tayyip Bey’e veya hükümete karşı değil, vatana karşı bir hareketti. O yüzden şezlonglarında denizi seyrederken “Serinlemeden önce bir çakayım da ondan sonra denize gireyim” diyen iyi niyetli kardeşlerimize, vatandaşlarımıza, “Olaylar oradan görüldüğü gibi değil” diye seslenmek istiyorum. 15 Temmuz’da yaşadığımız, darbenin ötesinde bir şey. Bu, Türkiye’yi parçalama hareketiydi. O sebeple neyin kenarından değil, dibinden geri çıktığımızı görmemiz lazım.

O HAVUCA UZANMAMALIYDIK

İlk başta ajanlar ifadesini kullandınız. Kimin ajanı bunlar?

Güneydoğu’da TSK sivil can kaybı asgari olsun diye şehit sayısının artmasını göze alarak ev ev girip terörist temizliği yaparken emin olunuz FETÖ propaganda mekanizmasından destek alarak PKK’nın yarattığı bir uluslararası kamuoyu oldu. Türkiye, Güneydoğu’da soykırım yapıyor algısını yerleştirmeye çalıştılar. Bu sırada basına sızdırılan çok korkunç görüntüler de vardı. Şimdi dilerim savcılarımız buğdayı samandan ayıklar ve teferruatla uğraşmak yerine, örneğin bu görüntülerin hangi operasyonlarda hangi timlerin operasyon yaptığı yerlerden çıktığını tespit eder. İddia ediyorum arkasından FETÖ’nün ajanları çıkacak. Burada Suriye politikamıza da değinmek gerekiyor. Sayın Numan Kurtulmuş geçtiğimiz günlerde “Suriye politikamız yanlıştı” dedi. Biz Suriye politikasının yanlış olduğunu çok uzun zamandır söylüyoruz. Türkiye’nin dış politikasında, sınırlarının ötesinde acaba bir fiili egemenlik sağlayabilir miyiz şeklinde, bazı kesimlerde, o zamanki Dışişlerinde oluşan bir kanaat, bir proje, bizi bu yanlışa sevk etti. Tabiri caizse bir havuç uzatıldı bize emperyal güçler tarafından. Biz, o havuca, son 300 yıllık tecrübemizle uzanmamalıydık.

Kamuoyu önünde sürtüşme yaşadığınız Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmeniz büyün yankı uyandırdı. Tepkiler için yorumunuz ne olur?

O kadar küçük şeyler ki bunlar. Sayın Cumhurbaşkanı geçmişte üzüldüğümüz bir tepki verdi. Biz de kendisine kendi tepkimizi verdik. Bitti gitti. Türkiye 15’inde iç savaşa sürüklenmek istenmiş. Benim ne yapmamı bekliyorlar?

MALTA VALİSİNE Mİ GİTSEYDİM

Malta valisine gidip Türkiye’yi şikâyet etmemi mi istiyorlar? Bu kadar körlüğü kabul etmiyorum. Mesela bir de şu var; ‘Ayağına getirdi, diz çökertti’ diyenler var. 15 Temmuz ruhunun ne olduğunu anlamamış insanlar bunlar. Bir kere Sayın Cumhurbaşkanı zaten gelmez, Cumhurbaşkanına gidilir. Elbette Türkiye Cumhurbaşkanı ile nezaket sınırları içinde konuşulur. Üstelik burada biz sokak kavgası yürütmüyoruz. Burada söz konusu olan devlet işidir. Türkiye, ciddî bir tehditle karşı karşıyayken yapılması gereken budur. Biz devletimize desteğimizi sunduk, vatan için sunduk.

Peki Türkiye neye karşı çıktığı için veya hangi hususta direndiği için kökü dışarıda böyle bir girişimle karşı karşıya kaldı?

Ben bunda Türkiye’nin Suriye’de Kürdistan’ın kurulmasına karşı çıkmasının etkili olduğunu düşünüyorum. Şimdi bunu ne kadar önleyebilecek güce sahibiz? Türkiye bir an önce yurtta barış – dünyada barış ilkesinin müeyyidesi olacak caydırıcı askeri gücünü tekrar kazanmak zorundadır. Şu anda hiç kuşkusuz sıkıntıdayız. Fakat şunu belirteyim; 15’inden sonra yaratılan kucaklaşma ve milli beraberlik ruhundan mutluyum. Bunu bir Kuvâ-yi Milliye ruhu olarak görüyorum.

21 Ağustos 2016 – Yeni Şafak[:]

Not: Web sitemizdeki alıntı haber ve yorumlara, kayda değer bilgi veya farklı bakış açıları içerdiği için yer verilmektedir. Alıntılanmış olması, tamamının doğru veya onaylanmış olduğu anlamına gelmemektedir.

evetama